24 Ocak 2016 Pazar

MUTLULUĞUN SIRRI İLİŞKİLERDE


İyi bir yaşamı sağlayan şeyler sizce nelerdir? Yeterince paraya sahip olmak mı, iyi bir kariyer yapmak mı? Ün mü? Sizin de aklınızdan bunlara benzer şeyler geçiyor olabilir. Anket sonuçları gösteriyor ki genç yetişkinlerin % 80’i zenginliğin onlara mutluluğu getireceğine inanıyor. Başka bir % 50 ise bunun şan şöhretle mümkün olabileceğini düşünüyor.

Sizlere bir önceki yazımda mutluluğun reçetesinden bahsetmiştim. İyi bir yaşam sürebilmenizi sağlayacak pozitif psikoloji çerçevesinden bazı ipuçlarını paylaşmıştım. Daha kaliteli, daha mutlu ve daha sağlıklı bir yaşam sürebilmeniz adına, bu yazımda da Harvard Üniversitesinde mutluluk üzerine şimdiye kadar yapılan en uzun süreli araştırmanın etkileyici sonuçlarını paylaşmak istiyorum. Sonuçların yukarıda bahsettiğim anketlerdeki genç yetişkinlerin zenginlik, şan, şöhret inançlarıyla pek bir ilgisi yok aslında.   

Harvard Üniversitesinin Yetişkin Gelişimi Bölümü tarafından yürütülen ve en son psikiyatrist Robert Waldinger’ın yürüttüğü bu çalışma 75 yıl önce Harvard öğrencileri ve Boston’un fakir semtlerinde doğup yetişenler olmak üzere iki gruptan oluşan 724 erkek denekle başlamış. Hayatlarının her alanı iki yılda bir takip edilen bu deneklerin ilk başlayanlarından hayatta olan 60 kişi var ve onlar da 90’lı yaşlarında.

Bu kadar uzun soluklu bir çalışmadan ortaya çıkan dersler ise çok basit ve net. Sağlıklı ve mutlu bir yaşamı sağlayan –“ İyi ilişkiler “ dir diyor Waldinger ve bu çalışmayla birlikte ilişkiler hakkındaki üç sonucu vurguluyor.

1.       Sosyalleşmek çok iyi geliyor. İnceleme yapılan deneklerde aile, eş veya arkadaşlarla sosyal bağlantıları güçlü olan kişilerin, iletişim kurmayanlara oranla daha mutlu, daha sağlıklı ve daha uzun ömürlü oldukları gözlemlenmiş. İnsanlardan izole olarak yaşamanın, bir zehir gibi, kişilerin beyin fonksiyonlarının daha az çalışmasına, sağlıklarının olumsuz yönde etkilenmesine ve ömürlerinin kısalmasına neden olduğu ortaya çıkmıştır.

2.       İlişkilerin kalitesi çok önemli. Etrafınızda bulunan insan sayısından çok, o kişilerle yaşadığınız ilişkilerin niteliği çok daha önemli.  Sürekli çatışmalarla dolu bir ilişkinin, sevgisiz ortamların insan sağlığına zarar verdiği; sevgi dolu, samimi ilişkilerin de insanlar için koruyucu bir etken olduğu gözlemlenmiştir. En tatmin edici ilişkilerin ise 50’li yaşlarda oluştuğu saptanmıştır.

3.       İyi ilişkiler sadece bedeni değil aynı zamanda beyni de korur. Araştırma sonuçlarına göre çevrenizdeki insanlara değer vermek, onların düşüncelerine saygı göstermek ve sağlıklı ilişkiler kurmak anılarınızı da koruma altına alır. 50 yaşına kadar boşanmadan, ayrı yaşamadan ya da çok büyük ilişki problemleri olmadan gelen çiftlerin hafıza testlerinde diğerlerine oranla daha başarılı oldukları görülmüştür.

Gördüğünüz gibi sağlıklı ve mutlu bir yaşamın formülü bu çalışmanın sonuçlarıyla birlikte son derece netleşiyor. Bu aşamada önemli olan bu sonuçların kendiniz için ne anlam ifade ettiğinin farkına varabilmeniz. Bu sonuçlar size ne söylüyor? Siz ne kadar sosyalsiniz? Yoksa izole yaşamayı mı tercih ediyorsunuz? Yakın çevrenizde kimler var?  Yakın çevrenizle ilişkilerininiz ne durumda? Çevrenizle ilişkilerinizin nasıl olmasını isterdiniz? Hayalinizdeki ilişkileri yaşamak için neler yapabilirsiniz? Daha mutlu bir yaşam için ilişikler konusunda gerçekten adım atmak istiyorsanız, bu ve buna benzer soruları, bir mola verip, kendinize sorabilirsiniz.

Birlikte vakit geçirmekten keyif aldığınız, samimi ve sevgi dolu ilişkilere…

Aşağıda aynı zamanda Robert Waldinger’ın Ted Talks videosunun linkini de paylaşıyorum.
 
Muazzez Atilan

https://www.ted.com/talks/robert_waldinger_what_makes_a_good_life_lessons_from_the_longest_study_on_happiness

3 Ocak 2016 Pazar

POZİTİF PSİKOLOJİ ‘DEN MUTLULUK REÇETESİ





Bugüne kadar mutlulukla ilgili bildiklerinizin ya da uyguladıklarınızın artık yetmemeye başladığını düşündüğünüzde çeşitli aksiyonlar alabilirsiniz. Bu aksiyonlardan bir tanesi mutluluğu yakalamanıza yardımcı olacak kaynakları araştırmak ve okumak olabilir. İnternette sonsuz yazı, makale, araştırma vb. kaynağa ulaşabilirsiniz. Aynı zamanda bu konuda yazılmış kitapları da okuyabilirsiniz. Siz yeter ki okumak isteyin, mutlulukla ilgili kaynaklar sonsuz… Bu sonsuz kaynağın arasına işinizi kolaylaştırması adına, Pozitif Psikoloji ’den sizin için derlediğim bir mutluluk reçetesini ekliyorum.


Reçeteye geçmeden önce Pozitif Psikoloji hakkında biraz bilgi vermek istiyorum. Her ne kadar hümanistik akımla temelleri biraz atılmış olsa da, üniversitede psikoloji derslerini aldığım dönemlerde henüz dünyada pozitif psikoloji akımı gelişmemişti. Bu akım 90’lı yılların sonunda Martin Seligman’ın öncülüğünde Amerika’da başlamıştır. Psikoloji önceleri çoğunlukla sorun çözmeye ve tedavi etmeye odaklı bir bilim iken Pozitif Psikoloji ile daha anlamlı ve hayattan zevk alarak yaşamaya destek veren bir bilim olmayı da odağına eklemiştir. Bu alanda yapılan deneyler, yıllar süren araştırmalar insanı mevcut durumundan daha ileriye taşımaya yardımcı olmaktadır. Kişinin güçlü yanlarını keşfetmek, yeteneklerini ortaya çıkarmak ve bu yeteneklerini yönetmesini sağlayarak kişisel mutluluğa ulaştırmak önemlidir. Özetle bu akım hastalıklar ya da kişinin eksik yanlarının üzerinde durmak yerine kişiyi güçlendirmeye ve onun kapasitesini geliştirmeye odaklanmaktadır. Günümüz dünyasında hızla ilerlemekte olan bu akım ülkemizde de yaygınlaşmaya başlamıştır. Hem mesleki anlamda, hem de bireysel olarak bu yaklaşımı bir yaşam biçimine dönüştürmek ve yaygınlaştırmak benim için bir tutku haline gelmiştir.


Pozitif Psikoloji ile ilgili kısa bilgilendirmenin ardından sizlerle hem iş hem de özel yaşantınızda mutluluk yolunda fayda sağlayacağını düşündüğüm, bu akımın savunduğu temel bazı tavsiyeleri paylaşıyorum, mutluluk reçetesi olması adına…

Mutluluğun Reçetesi

  1. Sizin için anlam ifade eden yaşam amacınızın peşine düşün: Yaşam amacımız bu dünyaya gerçekleştirmek üzere geldiğimize inandığımız misyonumuz ya da tutkumuzdur. Bir enerji ve istikamet kaynağıdır. Kişisel amacımız ve varoluşumuzun sebebidir. Hayatımıza ve işimize anlam verir. Seçimlerimize rehberlik eder. Amaç hakkında ne kadar net olursak hayatımızı o kadar bilerek yaşayabiliriz. Yaşam amacımızı gerçekleştirdiğimiz ölçüde hayatımızdan tatmin olur ve memnuniyet duyarız.
  2. Güçlü yönünüze odaklanın: Hepimizin iyi yaptığı bir şeyler mutlaka vardır. Bu iyi yaptığımız şeyi deneyimlediğimiz her seferde daha pozitif ve daha mutlu hissederiz kendimizi. Eğer mutluluğunuzu arttırmak istersek bir süreliğine yapmadığımız bir becerimizi yapmaya başladığımızda bu duyguyu yaşayabiliriz. 
  3. İyimser olun ve bardağın dolu tarafını görün: Herkes istediği ve çabaladığı takdirde iyimser olmayı başarabilir. Bu konuda kullandığımız sözcüklere çok dikkat etmemiz gerekiyor. “Belki yapabilirim” demek yerine “yaparım” demek gibi. Gelecek için olumlu senaryoyu düşünmek çok önemli. Araştırmalar iyimser kişilerin hastanelerde daha az zaman geçirdiklerini ya da daha az hastalandıklarını aynı zamanda hayatlarından daha çok memnun olduklarını göstermektedir.
  4. Sahip olamadıklarınıza üzülmek yerine sahip olduğunuz şeylere şükredin. Her gün akşamları ya da sabahları bir günlük tutarak, o gün içinde yaşadığımız ya da hissettiğimiz, minnettar olduğumuz ya da şükran duyduğumuz 10 durum ya da olayı listeleyebiliriz. Araştırmalar bu şekilde bir günlük tutmanın mutluluk düzeyini yükselttiğini göstermektedir. 
  5. Teşekkür edin, çevrenize olumlu geri bildirimler verin ve onları takdir edin: İş yerinde ya da özel yaşantımızda pozitif olmayı deneyimlemenin yollarından biri de çevremizdekilere minnettarlığımızı iletmeyi ve onlara teşekkür etmeyi öğrenmektir. Bu konuda samimi ve dürüst olmak çok önemlidir. Takdiri ya da iltifatı alan kişi kendini rahatlamış bir ruh halinde hissedecek ve özgüveni pekişecektir. Aynı zamanda bu durum kişinin yaratıcılığını ve verimliliğini de olumlu anlamda etkileyecektir.
  6. Sürekli yeni bir şeyler öğrenmeye devam edin: Kişisel gelişim pozitif duygularımızı pekiştirir. Yeni bir şey öğrenmek yaşamdan memnuniyeti arttırmayı sağlar. Ayrıca geçmişe dönüp bakıp kendimizle gurur duymamızı da sağlar. 
  7. Gerçekleşmesini sabırsızlıkla bekleyeceğiniz bir şey bulun kendinize: Mesela bir tatil planı- zamanı uzak bile olsa, mutluluğumuzu arttırmak istediğimizde bu tatil planını hatırladığımızda bize tatlı bir heyecan verecektir.
  8. İnsanlara bilinçli olarak yardım edin: Yaklaşık 2000 kişiyi kapsayan deneysel araştırmalardan birinde “başkalarını düşünerek” alınan aksiyonların stresi azalttığı ve zihinsel sağlığın artmasına katkı sağladığı ortaya çıkmıştır. Haftanın bir gününü “yardımcı olma” günü olarak seçip en az 5 kişi ya da konuya destek olabiliriz. Bu aksiyonumuzun fayda sağlaması için bunu yapmış olmak için değil, gerçekten inanarak, kasıtlı ve bilinçli olarak yapmamız gerekiyor.
  9.  Sosyal ve aktif olun, bağlantılar kurun: Yeni insanlarla tanışarak ve eskilerle olan ilişkilerimizi güçlendirerek ne kadar sosyalleşirsek mutluluğumuz da o kadar artacaktır.  Yapılan bir araştırmaya göre (Virgin Pulse 2015) katılımcıların %40’ı işlerinden zevk alma sebebini birlikte çalıştığı arkadaşları olarak göstermiş, buna ek olarak katılımcıların üçte ikisi bu pozitif ilişkilerin sadece üretkenliklerini arttırmadığını aynı zamanda iş ortamındaki stres ve zorlukları azaltmaya yardım ettiğini belirtmiştir.
  10.  Gülümseyin, gülmek pozitif duyguları canlandırır. Araştırmalar güler yüzlü insanların hayata daha olumlu baktıklarını ve daha mutlu olduklarını göstermiştir. Gülümseyerek sadece kendimizin değil çevremizdekilerin de gününün iyi geçmesini sağlamış oluyoruz.
  11.  Sürekli masa başında oturmayın, biraz hareket edin. Pek çoğumuz günümüzü masa başında oturarak geçiriyoruz. İster masa başında olalım, isterse televizyon karşısında, her 1,5 saatte bir mola verip yerimizden kalkalım ve biraz hareket edelim. 2 dakika kadar bulunduğumuz ortamın uygunluğuna göre, küçük yürüyüşler ya da esneme hareketleri yapabiliriz. Hatta çevremizdekileri de bu konuda uyarabilir, onların da hareket etmelerini sağlayabiliriz.
  12. Doğada zaman geçirin: Doğada zaman geçirmek çevremize odaklanmamızı, anda kalmamızı ve kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlar. Günlük 10 dakikalık yürüyüşler bile iyi hissetmemize yardımcı olacaktır.
  13.  Sevdiğiniz müzikleri dinleyin: Beğendiğimiz bir müziği dinlemenin zihin ve duygularımızda pozitif etkisi vardır. En beğendiğimiz şarkılardan oluşan bir liste yaparak, bunu evde, işte ya da yolda dinleyip rahatlayabiliriz.
  14.  Düzenli spor / egzersizler yapın: Spor yaptıktan sonra insanlar kendileri için iyi bir şey yaptıklarını düşünerek daha iyi hissederler. Stresin vücuttaki etkisini azaltmak için de spor çok iyi gelir. Haftada 3 gün, minimum 30 dakika spor yapmak kendimizi iyi hissetmemize yardımcı olacaktır.
  15.  Düzenli meditasyon yapın: Meditasyon en güçlü mutluluk araçlarından biridir. Her gün beş dakikamızı ayırıp kullandığımız en basit nefes alıp verme tekniğiyle bile kendimizi sakin ve hoşnut hissedebiliriz. Araştırmalar düzenli meditasyonun stresi azalttığını ve hatta bağışıklık sistemini güçlendirdiğini göstermektedir. 
  16. Etrafınızı pozitiflikle kuşatın: Fiziksel çevrenin kendimizi iyi hissetmemiz ve zihinsel tutumumuz üzerinde çok önemli bir etkisi vardır. Çevremizin tamamıyla ilgili kontrol her zaman elimizde olmasa da en azından kontrol edebildiğimiz bazı alanlar olabilir. Mesela çalışma ortamımız... Bize pozitif duygular hissettiren objeleri etrafımızda bulundurduğumuzda, onlara her bakışımızda bize olumlu duygular hissettirecektir. Aynı zamanda bunun tam tersi de mümkündür. Bize negatif duygular hissettiren şeylerden kendimizi uzaklaştırmak önemlidir. Televizyon da bunlardan biridir aslında. Herhangi bir kanalda şiddet, dram vb. olay, haber, film görmek bizi rahatsız ediyor ise televizyonu kapatmak, ya da kanalı değiştirmek bizim için daha iyi gelecektir. Bu kendimizi dünyadan uzaklaştırmak ve problemlere aldırmamak anlamına gelmez. Yapılan araştırmalar daha az televizyon seyreden kişilerin akşam haberlerine kendilerini adamış kişilere kıyasla aslında yaşam riskleri ya da gelişmeleri ilgili daha doğru muhakeme yaptıklarını göstermiştir. Bunun sebebi haberleri tek kaynaktan taraflı olarak seyretmemek, farklı kaynaklardan da bilgi alarak gerçeği daha net görebilmektendir. 
  17. Macera için para harcayın: Ailemizle ya da dostlarımızla yapacağımız çeşitli seyahatler ya da yaşayacağımız maceralar, herhangi bir eşya almak için harcayacağımız paradan daha mutlu edecektir bizi. Bunun üzerimizdeki etkisi daha anlamlı ve uzun ömürlü olacaktır. Ailemizle veya arkadaşlarımızla birlikte gittiğimiz tatilin anısı daha derin iz bırakır ve mutluluğumuzu sürekli kılar, hatırladıkça mutlu olmaya devam ederiz. 
 
2016'nın daha mutlu bir yıl olması dileğiyle...

Muazzez Atilan